Dr. Özgür BİYAN
10 Şubat 2016 Tarihli ve 29620 Sayılı Resmî Gazete yayımlanan 6663 sayılı “Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile vergi sisteminde yine bazı düzenlemeler yapıldı. Bu paylaşımımda bu Kanun ile gelen düzenlemelerden biri olan “Genç girişimcilerde kazanç istisnası” konusunu değerlendireceğim.
6663 Sayılı Kanun ile getirilen en önemli vergisel düzenlemelerden biri “Genç girişimcilerde kazanç istisnası” adı verilen uygulamadır. Takip edebildiğimiz kadarı ile uzun süredir Gelir Vergisi Kanunu Tasarısında yer alan ancak raflarda bekleyen, Gelir Vergisi Kanun’un (GVK) hayata geçememesi nedeniyle bekleyen istisna nihayet özel bir Kanun ile yürürlüğe sokulmuştur. Önce neden getirilmiş bir madde gerekçesine bakmakta fayda var[1].
GEREKÇE Madde 1- Madde ile ekonomik büyüme ve kalkınmanın itici gücü, yenilik ve yaratıcılığın en önemli kaynaklarından biri olan genç girişimcilere kazanç istisnası getirilmektedir. Bu amaçla ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle adlarına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis edilen yirmidokuz yaşını doldurmamış tam mükellef gerçek kişilere, elde ettikleri söz konusu kazançlarının 103 üncü maddede yazılı tarifenin ilk gelir diliminde yer alan tutara kadar olan kısmı için, maddede yer alan şartlar dahilinde kazanç istisnası sağlanmaktadır. Ayrıca, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleme konusunda Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir[2].
Bu özel gerekçe çerçevesinde “Genç girişimcilerde kazanç istisnası” başlığı altında Gelir Vergisi Kanunu (GVK) mükerrer madde 20’de bir düzenleme yapılmıştır[3]. Şöyle ki:
MÜKERRER MADDE 20- Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle adlarına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis olunan ve mükellefiyet başlangıç tarihi itibarıyla yirmi dokuz yaşını doldurmamış tam mükellef gerçek kişilerin, faaliyete başladıkları takvim yılından itibaren üç vergilendirme dönemi boyunca elde ettikleri bu kazançlarının 75.000 Türk lirasına kadar olan kısmı, aşağıdaki şartlarla gelir vergisinden müstesnadır.
İşe başlamanın kanuni süresi içinde bildirilmiş olması,
Kendi işinde bilfiil çalışılması veya işin kendisi tarafından sevk ve idare edilmesi (Çırak, kalfa veya yardımcı işçi çalıştırmak ya da seyahat, hastalık, askerlik, tutukluluk ve hükümlülük gibi zaruri ayrılmalar dolayısıyla geçici olarak işinde bilfiil çalışmamak bu şartı bozmaz.),
Faaliyetin adi ortaklık veya şahıs şirketi bünyesinde yapılması hâlinde tüm ortakların işe başlama tarihi itibarıyla bu maddedeki şartları taşıması,
Ölüm nedeniyle faaliyetin eş ve çocuklar tarafından devralınması hâli hariç olmak üzere, faaliyeti durdurulan veya faaliyetine devam eden bir işletmenin ya da mesleki faaliyetin eş veya üçüncü dereceye kadar (bu derece dâhil) kan veya kayın hısımlarından devralınmamış olması,
Mevcut bir işletmeye veya mesleki faaliyete sonradan ortak olunmaması.
İstisna kapsamındaki faaliyetlerden kazanç elde edilmemesi veya istisna haddinin altında kazanç elde edilmesi hâllerinde dahi yıllık beyanname verilir.
Bu istisnanın, bu Kanunun 94 üncü maddesi uyarınca tevkif suretiyle ödenecek vergiye şümulü yoktur.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
Söz konusu madde 6663 Sayılı Kanun’un yayımı tarihi olan 10.02.2016 itibariyle yürürlüğe girmiştir. Gerekçeden anlaşılacağı üzere yasalaşma sürecinin başında GVK 103. maddede yer alan gelir vergisi tarifesinin ilk dilimindeki (2016 için) 12.600 TL ile sınırlı tutulan istisna uygulaması, gelen eleştiriler dikkate alınmış olunacak ki 75.000 TL gibi bir miktara çıkarılmıştır. Bu durumda bu kazancı elde edenlerden 2016 yılı için 18.000 TL miktarındaki vergiden vazgeçilmiş olunacaktır.
TBMM görüşmeleri sırasında gelen eleştirilerden biri istisnanın başlangıcının mükellefiyet tespitine değil kar edilmeye başlandığı yıl itibariyle yapılmasının daha amacına uygun olacağı yönündedir. Böylece bir teşvik aracı olarak amacına daha iyi hizmet edebileceği ifade edilmiştir.
Öneri şöyle yapılmıştır: “…istisna mükellefiyet başlangıç tarihi itibariyle başlamak yerine, genellikle kazancın düşük olduğu ve kar edilmediği kuruluş yılını takip eden yılın başından itibaren başlatılması teşvik olarak amacına daha çok hizmet edecektir. Maddenin bu açıdan düzenlenmesi ve revize edilmesinde fayda görülmüştür”[4].
Bir diğer muhalefet şerhinde ise yapılan düzenlemeye anayasa kapsamında temel ilkelerden biri olan eşitlik ilkesi çerçevesinde yaklaşılmıştır.
Şöyle ki “…gelir vergisinin ücretlilerin üzerine yıkılmış olduğu, dolayısıyla ücretlilerin de vergilerinde istisna uygulanmasının yapılmaması eşitlik ilkesine aykırı olacaktır. Bu anlamda GVK’nun 103. maddesinde düzenlenen tarifenin ilk gelir diliminde yer alan tutara kadar olan kısmının gelir vergisinden müstesna olması gerektiği” ifade edilmiştir[5].
DEĞERLENDİRME
Ülkemizin genç nüfusa sahip olduğu bilinen bir gerçektir. Gençlerimizin de kendi işinin sahibi olmaları yönünde teşvik edilmesi olumludur. Teşvik de edilmelidir. Kanaatimiz sadece vergisel teşvik değil, diğer ekonomik araçlarla da destekleyici düzenlemelerle teşvik edilmesidir. Örneğin bu vergi teşviki ile beraber istihdam da sağlayanlara SGK prim desteği, enerji tüketiminde indirim, bedelsiz yer tahsisi gibi destekler de düşünülebilir. Üretkenliğin ve kendi işinin sahibi olan kişilerin artırılması, yetersiz sermayesi olan ancak parlak fikirlere sahip gençlerin önünün açılması, daha çok genç insanın girişimci olabilmesi ancak bu tip düzenlemeler ile artırılabilir.
Uygulamanın özüne baktığımızda istisnadan yararlanabilmek için gereken şartlar şöyle belirlenmiştir:
- Ticari, zirai veya mesleki faaliyet gerçekleştirmek
- Tam mükellef gerçek kişi olmak
- İlk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis etmek
- Mükellefiyet başlangıç tarihi itibarıyla yirmi dokuz yaşını doldurmamış olmak.
Bu şartlara haiz olanlar faaliyete başladıkları takvim yılından itibaren üç vergilendirme dönemi boyunca elde ettikleri kazançlarının 75.000 Türk lirasına kadar olan kısmı üzerinden gelir vergisi ödemeyecektir.
İstisnanın başlangıcının faaliyete başlanan takvim yılından itibaren başlaması doğru bir belirleme olmamıştır. Şöyle ki “2016 yılının Kasım ayında mükellefiyet tesis ettirerek büro açan bir avukatın, 2016, 2017 ve 2018 kazançlarının 75 biner lirası vergiden istisna olacaktır. Bu avukata tavsiyemiz, iki ay daha bekleyip 2017 Ocak ayında mükellefiyet tesis ettirmesi ve/veya faaliyete başlaması olacaktır. Çünkü bu durumda büyük bir olasılıkla (2016 yılının son iki ayında 75 bin liradan fazla kazanç elde edemeyecekse) daha fazla istisnadan yararlan”mış[6] olacaktır. O zaman takvim yılının ilk aylarında mükellefiyet tesis ettirenlerle son aylarında tesis ettirenler arasında anlamsız bir ayrım yapılmış olunmaktadır ki yukarıda da ifade edildiği üzere o zaman son aylar yerine yılın tamamlanıp (beklemeyi tercih edip) ilk aylarda başlangıç yapmayı tercih edenler doğal olarak artacaktır.
Hem bu olumsuz durumu ortadan kaldırmak hem yasalaşma sürecinde ifade edilen yukarıda belirttiğimiz eleştirinin bir karşılığı olması açısından istisnanın başlangıcının “faaliyete başlanan takvim yılından itibaren başlaması” yerine “faaliyete başlanan takvim yılının başından itibaren başlaması” hem mükelleflerin istisnadan eşit bir biçimde yararlanılmasına fayda sağlayacak, hem de çoğunlukla ilk yılların zarar edildiği ya da düşük kazançların gerçekleştiği “açılış” dönemi sonrası daha teşvik edici olabilecektir.
Tabi istisnadan yararlanabilmek için yukarıdaki şartlar yeterli görülmemiş, kanun koyucu usule yönelik bazı şartların gerçekleşmesini emretmiş ve peçeleme işlemlerinin önüne geçebilmek adına bazı önlemler almıştır. Şöyle ki;
- İşe başlamanın kanuni süresi içinde bildirilmiş olması gerekmektedir. Bu da Vergi Usul Kanunu hükümleri gereği 10 gündür. 10 günü aşan bildirimler ya da tespitler olması durumunda istisnadan faydalanılamayacaktır.
- Kendi işinde bilfiil çalışılması veya işin kendisi tarafından sevk ve idare edilmesi (Çırak, kalfa veya yardımcı işçi çalıştırmak ya da seyahat, hastalık, askerlik, tutukluluk ve hükümlülük gibi zaruri ayrılmalar dolayısıyla geçici olarak işinde bilfiil çalışmamak bu şartı bozmaz.) gerekmektedir. Amaca uygun olarak kanun koyucu mükellefin işin başında olmasını istemektedir.
- Faaliyetin adi ortaklık veya şahıs şirketi bünyesinde yapılması hâlinde tüm ortakların işe başlama tarihi itibarıyla bu maddedeki şartları taşıması gerekmektedir. Diğer deyişle 29 yaşını doldurmamış birkaç arkadaş bir araya gelerek adi ortaklık ya da bir şahıs şirketi bünyesinde (dikkat sermaye şirketler hariç) yaptıkları faaliyetler ile de bu istisnadan faydalanabileceklerdir.
- Ölüm nedeniyle faaliyetin eş ve çocuklar tarafından devralınması hâli hariç olmak üzere, faaliyeti durdurulan veya faaliyetine devam eden bir işletmenin ya da mesleki faaliyetin eş veya üçüncü dereceye kadar (bu derece dâhil) kan veya kayın hısımlarından devralınmamış olması durumunda da istisnadan faydalanılamayacaktır.
- Son olarak mevcut bir işletmeye veya mesleki faaliyete sonradan ortak olunmaması da istisnadan yararlanmak için şarttır. Diğer deyişle şu an 29 yaşını doldurmamış genç başka bir kişinin işletmesine ortak olması durumunda, söz konusu işletmenin bu istisnadan faydalanması mümkün olamayacaktır.
Belirlenen 75.000 TL ekonomik konjonktür içerisinde çok yüksek bir meblağ olmasa da gençlere yönelik uygulama en azından kendi işine sahip olmayı düşünenler için önemli bir adımdır. Amacına ulaşması en büyük temennimdir.
[1] Kanun ile ilgili genel ve madde gerekçeleri için bkz. https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem26/yil01/ss68.pdf
[2] s.6.
[3] Kanun yapma tekniğine aykırı olduğu hakkında görüşler için bkz. Bumin Doğrusöz, “Genç girişimcilere vergi teşviki”, Dünya, 11.02.2016.
[4] 18.01.2016 tarihli Zekeriya Temizel, Bülent Kuşoğlu, Bihlun Tamaylıgil, Musa Çam, Selin Sayek Böke, Aykut Erdoğdu, Lale Karabıyık, Seyit Torun, Kadim Durmaz imzalı karşı oy yazısı, s.25. bkz. https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem26/yil01/ss68.pdf, (Erişim:02.02.2016).
[5] Ahmet Yıldırım, Garo Paylan, Nimetullah Erdoğmuş tarafından yapılan muhalefet şerhi. s.45, bkz. https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem26/yil01/ss68.pdf, (Erişim: 02.02.2016). Ücretlilerin vergi sistemindeki yeri hakkında detaylı değerlendirmeler için bkz. http://www.ozgurbiyan.com/?p=904
[6] Doğrusöz, adı geçen yazı.
merhaba Özgür bey,
bahse konu teşvik şirketler (A.Ş. , LTD) içinde geçerlimidir, yoksa sadece gelir vergi mükellefi olmak mı gerekiyor ?
selamlar,
Biliyorsunuz A.Ş. ve LTD.ŞTİ. kurumlar vergisi mükellefidir. Dolayısıyla gelir vergisi mükellefleri için geçerli olan bu teşvikten söz konusu kurumlar yararlanamamaktadır.
Merhaba,
Mükellefimizin işyeri açılışı 08.02.16 tarihi itibariyle başlamışmış. Teşvikten faydalanabiliyor mu?
İstisnadan, 6663 sayılı Kanunun Resmî Gazete’de yayımlandığı 10/2/2016 tarihinden itibaren ticari, zirai veya mesleki faaliyet nedeniyle adlarına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis olunanlardan Kanunda öngörülen şartları taşıyanlar yararlanır. Dolayısıyla bu tarihten önce işe başlayan mükelleflerin söz konusu istisnadan yararlanmalarına imkân bulunmamaktadır.