Prof. Dr. Özgür BİYAN
GİRİŞ
Kamu hukukunun önemli alt dallarından biri olan mali hukuk, kamu giderlerinin gerçekleştirilmesi sırasındaki uyulması zorunlu olan usul ve esaslar ile kamu gelirlerinin elde edilmesi sırasında uyulması gereken usul ve esasları düzenleyen bilim dalıdır. Bu bilim dalının giderler kısmı gider (bütçe) hukukunu oluştururken, kamu gelirleri ile ilgili kısım ise gelir (vergi) hukukunu oluşturmaktadır. Gelir Hukuku yerine genel olarak vergi hukuku ifadesinin tercih edilmesinin sebebi ise kamu gelirleri arasında en önemli ve başlıca gelir kaynağı olmasından kaynaklanmaktadır. Bu iki kardeş bilim dalı (bütçe ve vergi hukuku) birbirinden ayrı ve farklı gibi görünse de bir madalyonun iki tarafını oluştururlar. Gelir kısmı kusursuz olsa giderlerdeki sorunlar var olduğu sürece mali hukukun bir ayağı hep sorunu kalır. Aynı şekilde giderler kısmındaki eksiklikler tamamlansa dahi gelir kısmındaki sorunların düzeltilmemesi de aynı etkiye sahiptir.
1982 Anayasası’nın birçok maddesi mali hukuku doğrudan ya da dolaylı etkilemektedir. Özellikle bütçe hukukunu doğrudan ilgilendiren 161. madde, vergi hukuku ile ilgili 73. madde mali hukukun temel ilkelerinin belirlenmesinde büyük rol oynamaktadır. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu bütçenin hazırlanmasını, uygulanmasını, tüm malî işlemlerin muhasebeleştirilmesini, raporlanmasını ve malî kontrolünü düzenlemektedir. Gelir kısmında ise çok daha fazla sayıda kanun vergi hukukunun esaslarını kapsamaktadır.
Her iki hukuk dalı da çağlar boyunca insanoğlunun büyük mücadeleler vererek yönetimde söz sahibi olmasını sağlayan, monarşinin yarattığı adaletsizliklerin, eksikliklerin ve hatalı uygulamaların ortadan kaldırılması için tek ve en büyük fırsat olan demokrasi ile yakından ilintilidir. Halkın yönetimde söz sahibi olabilmesi ile birlikte toplumun ortak ihtiyaçlarının karşılanması ve bu ihtiyaçların finansmanının sağlanması için de demokrasinin uzantısı olan bütçe hakkının kullanılması hususu ön plana çıkmıştır. Keza aynı şekilde vergi hukukunda da demokrasinin getirdiği “temsilsiz vergileme olmaz” kuralı ile birlikte hem giderlerin yapılmasında hem de gelirlerin toplanmasında halkı temsil eden parlamentonun onayı olmadan bu işlemlerin yapılamaması kuralı benimsenmiştir. Günümüzde çağda ülkelerde bütçe hakkı demokrasinin vazgeçilmez bir göstergesi olarak kalıcı şekilde uygulanmaya devam edilmektedir.
Türk bütçe hukuku açısından değerlendirme yapıldığında bütçe hakkının uygulanabilmesine yönelik pozitif düzenlemeler görmek mümkündür. Parlamentonun etkin bir şekilde bütçe hazırlık süreçlerinde söz sahibi olabilmesi için kanuni alt yapının oluşturulmasına yönelik gayret dikkat çekmektedir. Öte yandan 2018 yılında gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş ile birlikte bütçe hukukunda da bir dizi değişiklik gerçekleştirilmiştir. Bu bölümde mali hukukun önemli bir ayağını oluşturan bütçe hakkı tarihsel detaylara girilmeksizin 2018 yılından bu yana yapılan düzenlemeler çerçevesinde demokrasinin işleyişi açısından özet olarak değerlendirilmektedir.
Çalışmanın devamını okumak için burayı tıklayınız.
ATIF İÇİN: Ö. Biyan, “Bütçe Hakkının Demokrasi Açısından Genel Bir Değerlendirmesi”, Prof. Dr. Figen Altuğ’a Armağan, (Ed. Özhan Çetinkaya-Tolga Demirbaş), Ekin Kitabevi, Bursa, 2022, ss. 271-282.