Site Yönetimi Adına Araç Alınabilir Mi?

Bilindiği üzere site yönetimlerinin herhangi bir tüzel kişiliği bulunmamaktadır. Hal böyle olunca mal edinmeleri de mümkün değildir. Örneğin bir şirket gibi gayrimenkul edinmek ya da araba sahibi olmak mümkün görünmemektedir. Ancak yakın tarihli bir Danıştay kararı bu ana kuralı bozacak bir sonuca ulaşmıştır. Bu aykırı ama önemli emsal oluşturacak kararı sizlerle paylaşmak istiyorum. Önce olaya bakalım.

Ankara’da bir toplu yapı yönetimi kendi ihtiyaçları doğrultusunda, getir-götür işlerini sürdürmek için araç satın almak istiyor. Kat maliklerinden onay alan yönetim satın aldığı aracı site yönetimi adına trafik tescil bürosunda onaylatmak istediğinde ise “red” kararı ile karşılaşıyor. Trafik tescil bürosu site yönetiminin tüzel kişiliği olmaması nedeniyle aracın site yönetimi adına tescilini yapmıyor. Bunun üzerine yönetim 14. İdare Mahkemesine dava açıyor.

Ankara 14. İdare Mahkemesi “davacı site yönetiminin tüzel kişiliği bulunmamakta ise de anagayrimenkulün ortak yönetim işlerinin görülmesi amacıyla kat malikleri kurulu tarafından seçilen bir yönetici ya da yönetim kurulu tarafından temsil edilen toplu yapı yönetiminin, anagayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması, bakımı ve onarımı için gereken tedbirlerin alınması görev ve yetkisi kapsamına muvafık olarak hak ehliyetine sahip bir “hukuki varlık” olduğu, toplu yapı yönetimi, anagayrimenkulün ortak ihtiyaçlarının görülmesi ve karşılanması amacıyla sınırlı olarak bu ihtiyaçların görülmesinde kullanılacak taşınır mallara malik olma ve bu mallar üzerinde tasarruf etme yetkisine sahip olduğu, malvarlığı nedeniyle doğacak uyuşmazlıklarda aktif ve pasif dava/takip ehliyetinin de bulunduğu, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle” trafik tescil bürosunun aldığı kararı bozuyor. Kısacası yönetim araç satın alabilir ve adına tescil ettirebilir diyor.

Trafik tescil bürosu Danıştay 15. Dairesine davayı temyize götürerek itiraz ediyor. Danıştay 15. Dairesi ise idare mahkemesinin aldığı kararı “hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı” gerekçesiyle red ediyor. Diğer deyişle idare mahkemesi kararını doğru buluyor ve onama yapıyor (2013/577 E., 2016/547 K.).

Şimdi bu emsal karar sonrası site yönetimlerinin mülk edinmeleri mümkün hale gelmiş görünüyor. Bu emsale dayanarak site yönetimleri, kat maliklerinin aldığı kararlar doğrultusunda, araç, emlak gibi menkul ve gayrimenkul mallar edinebilir. Bu karar site yönetimleri açısından oldukça önemli. Zira site yönetimlerinin artan ihtiyaçlar ve personel sayısı karşısında artık bu tip ihtiyaçları olacağı kaçınılmaz bir gerçek. Bu arada Danıştay kararı oyçokluğu ile verilmiş. Yani karşı çıkan üyeler de var. Merak edenler kararın tam metnini aşağıdan okuyabilir. Karşı görüşün de oldukça haklı yanları olduğunu ifade etmek lazım.

 

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         

2013/577 E.  ,  2016/547 K. 

Temyiz Eden (Davalı) : 
Vekili : 

Karşı Taraf (Davacılar) : 1- 
2- 
Vekili : 
İstemin Özeti : .. plâkalı aracın davacı, … Sitesi Toplu Yapı Yönetim Başkanlığı adına tescil edilmesi talebiyle yapılan başvurunun site yönetimin tüzel kişiliğinin bulunmadığından bahisle reddine ilişkin ‘nün 27/05/2009 gün ve 6545-92612 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada; Ankara 14. İdare Mahkemesi’nce, davacı site yönetiminin tüzel kişiliği bulunmamakta ise de anagayrimenkulün ortak yönetim işlerinin görülmesi amacıyla kat malikleri kurulu tarafından seçilen bir yönetici ya da yönetim kurulu tarafından temsil edilen toplu yapı yönetiminin, anagayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması, bakımı ve onarımı için gereken tedbirlerin alınması görev ve yetkisi kapsamına muvafık olarak hak ehliyetine sahip bir “hukuki varlık” olduğu, toplu yapı yönetimi, anagayrimenkulün ortak ihtiyaçlarının görülmesi ve karşılanması amacıyla sınırlı olarak bu ihtiyaçların görülmesinde kullanılacak taşınır mallara malik olma ve bu mallar üzerinde tasarruf etme yetkisine sahip olduğu, malvarlığı nedeniyle doğacak uyuşmazlıklarda aktif ve pasif dava/takip ehliyetinin de bulunduğu, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptali yolunda verilen kararın, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi : 
Düşüncesi :Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir. 

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü: 
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “kararın bozulması” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, Ankara 14. İdare Mahkemesi’nin 16/12/2009 tarih ve E:2009/639; K:2009/1474 sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03/02/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Başkan

Üye                             Üye                             Üye                             Üye

(X) KARŞI OY :

Dava; …plâkalı aracın davacı Site Yönetim Başkanlığı adına tescil edilmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin ‘nün 27/05/2009 tarih ve 6545-92612 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 19. maddesinde; “Araç sahipleri araçlarını yönetmelikte belirtilen esaslara göre yetkili kuruluşa tescil ettirmek ve tescil belgesi almak zorundadırlar.” hükmüne, 20. maddesinde; “Tescil süreleri, satış ve devirler, noterlerin sorumluluğu ile ilgili esaslar şunlardır:a) Araç sahipleri,1. Tescili zorunlu ve ilk tescili yapılacak olan araçların satın alma veya gümrükten çekme tarihinden itibaren üç ay içinde tescili için; bunların hurda durumuna gelmesi hâlinde ise bir ay içinde tescilin silinmesi için ilgili trafik tescil kuruluşuna veya nün belirleyeceği kamu kurum veya kuruluşları ile gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine başvurmak,2. Tescilin yapılması veya silinmesi için vergi kimlik numarası ile yönetmelikte belirtilen bilgi ve belgeleri sağlamak, zorundadırlar.b) Araçların giriş işlemlerini yapan gümrük idareleri bu durumu 15 gün içinde araç sahiplerinin beyan ettikleri tescil kuruluşuna bildirmekle yükümlüdürler.c) Tescil belgesi, aracın başkasına satış veya devrine, hurdaya çıkarılmasına veya araçta, yönetmelikte belirtilen niteliklerin değişmesine kadar geçerli sayılır…” düzenlemesine ve 21. maddesinde ise; “Tescil edilen araçlar, “Trafik Belgesi” ve “Tescil Plakası” alınmadan karayollarına çıkarılamaz. Ancak, ilk tescili yapılan araçlar için düzenlenen tescile ilişkin geçici belgelerin geçerlilik süresi içinde, trafik belgesi alma zorunluluğu aranmaz.Bu madde hükmüne uymayan sürücüler 14 400 000 lira para cezası ile cezalandırılırlar.Bu gibi araçlar eksiklikleri giderilinceye kadar trafikten menedilir.Trafik belgesi, tescil belgesi geçersiz duruma gelince sürekli olarak, üzerinde eksik veya yanlış bilgi bulunması halinde geçici olarak trafik zabıtasınca geri alınır.” hükmüne yer verilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 28. maddesinde, araçların tescil mecburiyeti düzenlenerek bütün motorlu araçlar ile bu Yönetmelikte tescili zorunlu kılınan motorsuz araçların sahiplerinin, araçlarını yetkili tescil kuruluşuna tescil ettirmek ve tescil belgesi almak mecburiyetinde olduğu öngörülmüş, 29. maddesinde, tescile yetkili kuruluşlar, tescil için müracaat etme ve bildirme mecburiyeti ve sürelerine değinilmiş, 30. maddesinde tescil işlemlerinin müşterek hükümleri düzenlenmiş, 31. maddesinde ise tescili zorunlu ve ilk tescili yapılacak araçlarla ilgili yeni kayıt işlemleri düzenlenmiş ve maddenin sekizinci fıkrasında, tescil işlemlerinde, gerçek kişiler için Kimlik Paylaşımı Sisteminde yer alan yerleşim yeri adresi, tüzel kişiler için ise ticaret sicil gazetesi, tüzük veya diğer resmi kayıt belgelerinde belirtilen adresin esas alınacağı kurala bağlanmış, dolayısıyla gerçek ve tüzel kişilerle ilgili düzenleme yapılmıştır.

Faaliyetlerini, esas itibariyle, yürütme organları vasıtasıyla sürdüren tüzel kişileri çoğu kez yürütme organları temsil etme yetkisine sahiptir. Tüzel kişi, kendi organlarının eylem ve işlemlerinden dolayı, Türk Medeni Kanunu uyarınca sorumlu kılınmıştır. Bu sorumluluk, hem hukuka aykırı işlemleri ve hem de haksız eylemleri kapsamaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, tescil işlemlerinde hukuki sorumluluk sadece gerçek ve tüzel kişilerce üstlenebilecektir. Bu durumda tüzel kişiliği bulunmayan davacı site yönetimi adına araç tescili yapılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken dava konusu işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz. 

Başkan Üye 

 

İlginizi Çekebilir...

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.