Dr. Özgür BİYAN
“Eşitlik İlkesi Açısından Bir İstisnanın Anatomisine Yönelik Operasyon: Hizmetçilerin Ücretleri”, Prof. Dr. Metin Taş’a Armağan, (Editörler: Adnan Gerçek – Fatih Saraçoğlu), Gazi Kitabevi, Ankara, 2015, ss.357-382. ISBN: 978- 605- 344- 229- 5
GİRİŞ
Vergilendirme yetkisi bir devletin siyasi sınırları içinde sahip olduğu egemenliğine dayanarak vergi alma konusundaki hukuki ve fiili gücüdür. Türk Hukukunda vergilendirme yetkisi, diğer çağdaş demokrasilerde olduğu gibi temelini Anayasa’dan almaktadır. Vergilendirme yetkisi, Anayasa’nın 73’üncü maddesinde yer alan kamu giderlerinin karşılanması, kanunilik, mali güç (eşitlik), genellik, vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı ilkeleri ile birlikte anayasada yer alan hukuk devleti ilkesi, sosyal devlet ilkesi ve hukuki güvenlik ilkesi gibi bir takım ilkelerle sınırlandırılmıştır.
Vergilendirme yetkisini kullanırken yasama organının bağlı olduğu temel ilkelerden biri de “eşitlik” ilkesidir. On sekizinci yüzyıldan başlayarak günümüze kadar gelişme gösteren ve geleneksel bir vergilendirme ilkesi olarak genel kabul gören eşitlik ilkesi, özgürlükçü demokratik bir düzen ve adalet düşüncelerinden türetilmiştir. Eşitlik ilkesi Türk Pozitif Hukuku’nda 1982 Anayasası’nın 10’uncu maddesinde düzenlenmiştir. 10’uncu maddenin 1’inci fıkrasına göre, “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir”. Vergi ödevinin düzenlendiği 73’üncü maddenin 1’inci fıkrasına göre ise; “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür”. Bu iki fıkra hükmü birlikte değerlendirildiğinde, vergi ödemek bakımından herkese kanun önünde eşit davranılacak, vergi yükümlülüğü bakımından, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebepler farklı muamele için gerekçe olamayacaktır. Ayrıca vergiler mali güç dikkate alınarak uygulanacaktır. Eşitlik mali güç ile ölçülecektir. Kimlerin eşit ve kimlerin farklı kabul edileceklerinin takdiri yasama organına bırakılmıştır.
Yasama organının yetkisini vergi hukukunda eşitlik ilkesinden ayrık olarak kullandığı hususlardan biri de ücretlilerin vergilendirilmesindeki “hizmetçilere” yönelik istisnadır. Bu istisna düzenlemesi ile hizmetçi sayılan grup gelir vergisinin kapsamının dışına çıkarılmıştır. Yasama organının takdir yetkisini bu şekilde neden kullandığı bir tarafa, yetkisini kullanırken sınırları netleştirememesinden olsa gerek kimin hizmetçi sayılacağı tam bir kargaşa içindedir. Yoruma açık hükümler barındıran hizmetçilere yönelik gelir vergisi istisnası düzenlemesine Maliye İdaresinin tutarsız ve farklı görüşleri de ilave edildiğinde uygulamada eşitliğe temas eden, hatta zedeleyen durumlar ortaya çıkmıştır.
Özellikle günümüzde hızlı konutlaşma ve apartman–site yaşamının yaygınlaşması ile ciddi anlamda gözden geçirilmesi gereken kapıcı, yönetici gibi hizmetçi kapsamındaki kişilerin vergilendirilmesindeki istisnai durumlar eşitlik ilkesi açısından konunun yeniden incelenmesi açısından dikkat çekmektedir. Zira hizmetçi sayılanlar arasında uygulamada eşitliğe aykırı durumlar fark edilmektedir. Bu çalışmada kanun koyucunun söz konusu eşitlik ilkesinden ayrıldığı ve vergileme açısından farklı değerlendirerek istisna kapsamında düşündüğü “hizmetçi” ücretleri eşitlik ilkesi açısından sorgulanacaktır.
Çalışmanın tamamını okumak için lütfen burayı tıklayınız.